Şöyle bir hikâye dinledim: Vaktiyle bir efendi kölesine bir dilim kavun vermiş. Köle o dilimi büyük bir iştahla ve neşeyle yemiş. Bu durum efendinin hoşuna gidince son dilime kadar kesip köleye yedirmiş. Son dilimi de kendi yemek istemiş. Fakat yemek ne mümkün, meğer kavun acıymış!
Efendi köleye sormuş: Evladım, bu kavun acı, sen bunu nasıl yedin? O da cevap vermiş: Efendim, bugüne kadar elinizden hep tatlı şeyler yedik, şimdi bir kez acı denk geldi diye yüzümüzü mü buruşturalım?
Hem mecazi dostlarımızla hem de hakiki dostumuz olan Allah'la münasebetimiz işte tam da böyle olmalı. Dost'umuz bir kez bizi üzdü diye geçmişte bize bahşettiklerini unutamayız, unutmamalıyız. İstediğimiz her şey gönlümüzce olmuyor. Hal böyleyken O'ndan gelene sabır göstermeliyiz. Vefalı bir kul olmak bunu gerektirir.
Başımıza her ne gelirse gelsin Hz. Yunus gibi, "Haktan gelen şerbeti, içtik elhamdülillah." diyebilmekte marifet...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder