Salgının gölge düşürdüğü 2021 Ramazan'ında 9 farklı ülke ile yaptığımız "İslam Dünyasında Ramazan Söyleşileri"nin Japonya ayağını Rize Müftü Yusuf Karali Dini Yüksek İhtisas Merkezi Kıraat Bölümü Öğretmeni ve Tokyo Camii İmam-Hatibi sn. Muhammet ÇINAR hocamızla gerçekleştirdik. İhtisastayken kendisinden ders alma fırsatı bulduğum hocama yoğun çalışma temposuna rağmen bize vakit ayırdıkları için teşekkür ederim.
Japonya 10 bin kilometrelik mesafesiyle bize çok uzak ve biraz da yabancı bir coğrafya. Ancak orada bulunan ve sayıları yaklaşık 10 bine ulaşan Türk nüfusunun yanında Müslüman kardeşlerimizin varlığı, nikah merasimleri için farklı ülkelerden uçaklarla gelinecek kadar önemli olan ve dünya çapında 4 dilde hutbe okunan tek cami olma niteliğini taşıyan Tokyo Camii ve bünyesinde gerçekleştirilen ufuk açıcı hizmetler sebebiyle bu camiyi ve etrafında yaşayan Müslümanları tanımanızı istedim. Bir diğer yandan her ay 10-12 kadar Japon vatandaşının bu camiye gelerek Müslüman olmaları belki ileride Japonya Müslümanlarını daha da görünür hale getirecektir. Sözü daha fazla uzatmadan asıl sahibine, Muhammet Rıfat ÇINAR hocamıza bırakalım.
(Diğer söyleşiler için lütfen tıklayınız: Bosna Hersek, Japonya, Gümülcine, Mısır, Doğu Türkistan, Almanya, Avustralya, Arnavutluk, Kırcaali)
1. Hocam, dilerseniz söyleşimize sizden başlayalım. Bize kendinizi tanıtır mısınız?
![]() |
Tokyo C. İ. Hatibi M. Rıfat ÇINAR |
Selâmunaleyküm. Kıymetli hocam, öncelikle böyle bir söyleşide bizleri de düşündüğünüz için teşekkür ediyorum. Ben Muhammet Rıfat ÇINAR. 1982 Samsun doğumluyum. Hafızlığımı ve ortaöğretimimi Samsun'da tamamladım. İlahiyat eğitimimi Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden aldım. 2004 yılında Diyanet İşleri Başkanlığımız bünyesinde İmam-Hatip olarak göreve başladım. Akabinde farklı zaman ve yerlerde İmam-Hatip, Uzman İmam-Hatip ve Murakıp olarak görev yaptım. 18.04.2017'de Rize Müftü Yusuf Karali Dini Yüksek İhtisas Merkezine Kıraat Bölümü Öğretmeni olarak atandım. Buradayken 2019 yılında Başkanlığımızın takdirleriyle Tokyo Camiine İmam-Hatip olarak görevlendirildim. Hâl-i hazırda 2 yıldır bu görevi yürütmekteyim.
2. Bildiğimiz kadarıyla Tokyo Camii Japonya'da cami hüviyetini taşıyan tek ibadethane olarak göze çarpıyor. Böyle bir camide görev yapmak nasıl bir duygu? Ayrıca Japoncayı öğrenmeniz zor oldu mu?
Tokyo genelinde 18-20 civarı mescid var. Bu mescidler tabiî ki ufak tefek, evlerin köşelerinde vs. bulunan mekânlar. Ama büyük bir cami vasfında söylediğiniz gibi tek cami bizim camimiz olan Tokyo Camii burada. Bu açıdan burada İmamlık yapmak Türkiye'de İmamlık yapmaktan bazı noktalarda değişiklik arz ediyor. Bizim burada bağlı olduğumuz Sosyal İşler Müşavirliğimiz var. Başkanlığımız talimatlarını bize bu Müşavirlik üzerinden iletiyor.
![]() |
Meclis Başkanı Mustafa ŞENTOP'un ziyareti |
Tokyo Camiinin Japonya'da tek cami olarak bulunması, Osmanlı mimarisi ile yapılmış olması, buranın İmamına diğer mescidlerde görev yapan İmamların ülkemizin dünyadaki konumu ve ecdadımızın şanlı tarihi sebebiyle bir abi, bir büyük gözüyle bakmaları burada görev yapmayı başka yerlerden biraz farklı kılıyor. İleride de anlatacağım üzere burada çok seviliyor ve sayılıyoruz. Bu hem halk nazarında hem de protokol açısından bu böyle. İnsanlar "cami" dendiğinde bizim camimizi biliyorlar.
Diğer yandan İslam ülkelerinden gelen elçiler önce bizimle muhatap oluyorlar burada. Etraftaki vakıf/ dernek temsilcileri geldiğinde bizimle hakeza durum yine böyle. Yahut Büyükelçilikler bir resepsiyon düzenlediklerinde bir Büyükelçi oraya nasıl davet ediliyorsa Tokyo Camii İmam-Hatibi olarak ben de oralara davet ediliyorum ve ben de çeşitli ülkelerin düzenledikleri bu resepsiyonların her birine Başkanlığımız adına katılmaya gayret ediyorum. Yani Türkiye'deki İmamlıktan çok farklı buradaki İmamlık görevi.
Japonca öğrenmeye gelince bunun hem kolay hem de zor olan tarafları var. Kolay tarafı Japoncanın gramerinin Türkçeyle neredeyse aynı olması. Cümle kurulumu bizimkinin %95 aynısı. Yani "Ali okula gitti" derken biz bu cümleyi nasıl özne, tümleç, yüklem sıralamasıyla kuruyorsak onlar da aynı sıralamayı gözeterek kuruyorlar. Onun için Türkler Japonca konuşmayı ve anlamayı çok kolay öğreniyorlar. Fakat bu pratik konuşma için geçerli. Yazı diline geldiğimizde işler biraz değişiyor. Çünkü Japoncanın kendi içinde Hiragana, Katakana ve Kanji dedikleri 3 tane alfabesi var. Sizin daha çok gördüğünüz, ilk akla gelen Japon yazısı Kanji denen alfabe kullanılarak yazılan yazılardır genelde. Dolayısıyla bu alfabeyi öğrenmek, Japonca yapılan yayınları takip etmek biraz zor. Ben 300 kadar Kanji çalıştım fakat Japonca bir metni okuyup anlayabilmek için 1000 civarı Kanji çalışmam gerekiyor. Özetle ifade etmek gerekirse Japonlarla rahatlıkla konuşup anlaşabiliyorum fakat yazı dilini öğrenebilmem için biraz daha zamana ihtiyacım var.
3. Tokyo'da ne kadar Müslüman yaşıyor? Bu Müslümanlar ağırlıklı olarak hangi ülkelerden?
Bu soruya şöyle cevap verelim: Japonya genelinde ağırlıklı olarak 180 bin ile 200 bin civarında Müslüman nüfus yaşamakta. Yalnız bu tahmini bir sayı. Çünkü insanlar buraya geldiklerinde devletin sistemine kaydedilirken dinleri kaydedilmiyor. Yani insanlara din diye bir şey sorulmadığından dolayı bu yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan bir sayı.
![]() |
Bir cami gezisinden sonra |
Tabiî ağırlıklı Müslüman nüfusu Tokyo'da. Buradaki Müslüman nüfusunun oranına baktığımız zaman Endonezya, Pakistan, Malezya başı çekiyor. Özellikle Endonezya ve Malezyalılar Japonya'da çok fazla. Bununla birlikte Türkler de Japonya genelinde 6 bin kadar bir nüfusa sahip. Bunların 4 bin kadarı Nagoya dediğimiz, buranın üçüncü büyük şehri olan şehirde ikamet etmekteler. Bin kadar Türk de Tokyo'da yaşamakta. Geri kalan bin kişilik nüfus da Japonya geneline dağılmış bulunmakta. Dünyanın birçok ülkesinden; Endonezya, Malezya, Pakistan, Bangladeş, Srilanka, Türkiye, diğer Türkî cumhuriyetler bizim soydaşlar vs. burada farklı birçok milletten Müslümanı görmeniz mümkün. Bütün bu milletleri İslam burada o geniş ve tek kubbesinin altında topluyor.
4. Salgınla birlikte Tokyo'daki Müslümanların hayatında neler değişti? Salgın öncesi/ sonrası Tokyo'da Ramazan ve bayramlar nasıl geçiyor?
Salgınla birlikte Tokyo'daki Müslümanların hayatlarında tabiî ki ibadetle alakalı diyelim, pek çok şey değişti. Salgın öncesinde bizim cemaatimiz Cuma namazlarında binin üzerindeydi. Bayram namazlarında cemaatin kalabalık oluşundan dolayı iki defa, üç defa namaz kıldığımız oluyordu ve 3 bin, 4 bin civarı cemaati camimizde ağırlıyorduk. Haliyle insanların hayatında salgınla beraber camiye istedikleri gibi gelme durumu ortadan kalktı. Şöyle ki ilk zamanlar insanları kura sistemine göre alıyorduk camiye, cemaat sayımızı da Cuma namazları için 100 gibi sınırlı bir sayıda tutuyorduk. Akabinde Japonya hükümetinin kuralları çerçevesinde kapasitenin yarısı kadar alınabileceği izni verilince sosyal mesafe, maske ve temizlik kurallarına riayet edilmesi şartıyla biz camimize şu anda 200-300 civarı cemaat alıyoruz. Yine avluda, alt ve üst katlarda da gelen cemaatimizi geri çevirmeden ibadetlerini yapmalarını sağlıyoruz. Özetlemek gerekirse ibadet ve insanların camiye gelebilmesi noktasında salgın öncesi ve sonrası diyebileceğimiz bir değişim yaşandı camimizde.
![]() |
Tokyo Camii cemaati |
Ramazan ve bayramlar hakkında da şunları söyleyebilirim: Salgın öncesinde her yerde olduğu gibi Tokyo'da da Ramazan ayrı bir önem kazanıyordu. Camimizde Müslim, gayrimüslim ayrımı yapılmaksızın hafta içi 400, hafta sonu 600 kadar misafire iftar veriliyordu. Bu da bize her kesimle tanışıp kaynaşabilme imkânı sunuyordu. Salgın sonrası tabiî olarak bu imkân ortadan kalktı. Geçen sene zaten teravihlerimizi ve bayram namazlarımızı salgın dolayısıyla kılamadık burada. Normalde teravihlerimizi hatim usulüyle kıldırıyorduk. Haliyle 2020 yılında bahsettiğim namazlar maalesef eda edilemedi. Ama 2021 yılında Ramazan ayını buradaki Müslüman kardeşlerimizle hamdolsun elimizden geldiğince dolu dolu yaşamaya çalışıyoruz. Her ne kadar yine iftar programları olmasa da camimiz açık, cemaatimiz geliyor, beş vakit namazını burada kılabiliyor. Yine teravih namazlarını hatim usulüyle, 20 rekât olarak kılabiliyoruz. Kadir gecesinde camimiz sabaha kadar açık oluyor. O gece teravih namazının ardından teheccüd namazı, tesbihât ve sahur programıyla sonlanıyor. Böylece Kadir gecesini en güzel şekilde ihyâ etmeye çalışıyoruz.
Şu anda OHAL ilan edildi ama büyük bir ihtimalle bayram namazlarımızı cemaatle kılabileceğiz diye düşünüyorum. Çünkü her ne kadar OHAL ilan edilse de kapalı mekânların yarıya kadar doldurulmasına Japon hükümeti izin veriyor.
İşte tüm bu anlattığım hususlar dairesinde Tokyo'da Ramazan'ı en güzel şekilde yaşamaya çalışıyoruz.
5. Gayrimüslimlerin Ramazan’da ve sâir zamanlarda size yaklaşımları nasıl? Saygı duyuyorlar mı, size nasıl davranıyorlar?
Gayrimüslimlerin İslamiyet'e ve Müslümanlara bakışı konusunda öncelikle şunu söylemeliyim ki burada İslamofobik bir durumla hiç karşılaşmadık. Çünkü insanların dine bakışı eşit mesafede. Yani bir Budizme, bir Şintoizme, Yahudiliğe ve Hristiyanlığa nasıl bakıyorlarsa İslamiyet'e de öyle bakıyorlar. Yani dinler arasında herhangi bir fark gözetilmiyor burada. Haliyle bu tüm dinlere eşit mesafede yaklaşan bu bakış açısı İslamofobik olayların önüne geçiyor.
Özellikle şunu ifade edeyim: Japonlar kendi dinleri olan Budizm ve Şintoizmin Rahiplerine duydukları saygıdan çok daha fazlasını bize karşı duyuyorlar. Çünkü bir Japon vatandaşının bir Rahiple, bir Budist din adamıyla konuşabilmesi gibi bir şey söz konusu olmuyor. Ama biz yaptığımız faaliyetlerde, namazlarımızdan sonra, sarığımızla, cübbemizle beraber Japonlarla muhatap oluyoruz. Onlarla iletişim kurmaya ve konuşmaya çalışıyoruz. Haliyle onlar bundan çok etkileniyorlar. Bizim onları muhatap kabul etmemiz çok hoşlarına gidiyor. Bu yüzden bize derin bir saygı duyuyorlar, iyi davranıyorlar ve bunu her şekilde belli ediyorlar. Ben bu bağlamda burada geçirdiğim iki yıllık zaman zarfında Japonların gerek İslamiyet'e gerekse de bize bakışı açısından hiç olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Geçmişte de yaşandığına dair bir şey duymadım.
6. Tokyo Camii olarak vatandaşlara yönelik ne gibi faaliyetleriniz oluyor? Yine Ramazan öncesi ve sonrası şeklinde bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Tokyo Camiinin faaliyetleri çok yoğun. Cuma namazları, vakit namazları gibi rutin hizmetlerimizi bir kenara koyduğumuzda Ramazan'da yaptığımız iftar programları, Ramazan'da ve Ramazan'dan sonra da devam eden seminerlerimiz, konferanslarımız, eğitim-öğretim faaliyetlerimiz, camimiz bünyesinde bir arada yürütülüyor. 4-6 yaş çocuklar, yetişkin çocuklar, kadınlar, erkekler bu eğitimlere katılıyor. Ayrıca hafızlık sınıfımız var ve burada hafızlarımızı da yetiştiriyoruz. Tokyo Camiinde geçen sene ilk defa bir hafız verdik. Bu Japonya geneli için de bir ilk oldu. Dolayısıyla eğitim faaliyetlerimiz bu şekilde tüm hızıyla sürüyor.
![]() |
Eğitim faaliyetleri |
Sosyal faaliyetler kapsamında da bizim burada Tokyo Camii Gençlik Kulübümüz var. Bu klüpte atölye, el sanatları dersleri gibi dersler oluyor ve böylece insanlarımız sosyalleşme fırsatı buluyor. Ayrıca belirtmeliyim ki bu faaliyetler Japon vatandaşların da ilgisini çekiyor ve çalışmalarımıza çok yoğun ilgi gösteriyorlar. Gerek sosyal faaliyetler gerekse eğitim faaliyetleri olsun her birini hem bu şekilde yüz yüze hem de online olarak gerçekleştiriyoruz. Özellikle bu sene geçmiş yıllarda olmayan bir mukabele programı çekiyoruz. Bu programda okunan ayetlerin mealleri Arapça ve Japonca olarak eş zamanlı bir şekilde ekrana yansıtılıyor. Bununla alakalı Japon vatandaşlarımızın ilk defa bu vesileyle Kur'an'ı işittikleri, Kur'an'dan çok etkilendikleri ve anlamını okuma fırsatı buldukları yönünde çok olumlu dönüşler alıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor. Yine Başkanlığımızın "yurt dışında sıkça sorulan dini sorular" şeklinde hazırladığı formatı biz Japonya'ya uyarlayarak "Japonya'da sıkça sorulan dini sorular" şekline büründürdük ve Ramazan ayında her gün bir video olmak üzere bu formatı hazırlayıp camimizin sosyal medya hesaplarında paylaşıyoruz. Yine öğrencilerimize yönelik olarak Amme cüzünü tamamen talim-tecvid üzere okuyor ve onlarla paylaşıyoruz. Böylece surelerin doğru okunuşunu öğrenmiş oluyorlar.
Bizim camimizde Cuma hutbeleri dört farklı dilde okunuyor. Çünkü camimiz başta da belirttiğim gibi farklı milletlerden, farklı renklerden, farklı dillere sahip pek çok Müslümanı kubbesinin altında aynı anda topluyor. Bunu da öncelikle İslam'ın ve Müslümanların dili olması, camimize Arap elçiliklerinden çok fazla cemaat gelmesi sebebiyle Arapça, akabinde burada bulunmamız hasebiyle Japonya'nın dili olan Japonca, ardından kendi dilimiz olan Türkçe ve en sonunda genele hitap etmesi için de İngilizce olarak dört dilde okumaya çalışıyoruz. Bu uygulamanın dünya çapında tek olan bir uygulama olduğunu söylüyor gelen misafirlerimiz. Hutbelerimizi dört farklı dilde okusak da uzun tutmuyoruz. Önce bir ayet okuyoruz, arından bir hadisle devam ediyor ve en son olarak mesajımızı veriyoruz. Hutbemizi bu şekilde 10 dakika gibi kısa bir sürede okumuş oluyoruz.
Tokyo Camiinin yayın faaliyetleri de yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu kapsamda Kur'an'ı Kerim'in Japonca mealini ve çocuklara yönelik çeşitli kitapları yayımlıyoruz. Bu şekilde sosyal ve kültürel faaliyetlerimizi 12 ay boyunca aralıksız olarak sürdürüyoruz.
Burada camimize ait bir de helal marketimiz var ki özellikle Ramazan'da Müslim, gayrimüslim tüm vatandaşlarımız bu marketimize büyük bir ilgi gösteriyor. Bu ilgi de ürünlerimizde helal hassasiyetine dikkat edilmesi ve Türk ürünleri olmasından kaynaklanıyor.
Camimizde nikah ve şehadet merasimleri de oluyor. Her ay 10-12 tane Japon kardeşimiz camimize gelerek Müslüman olmak istediklerini ikrar ediyorlar ve biz de buna bağlı olarak kendileri için ihtidâ merasimleri düzenliyoruz. Kendilerine bu esnada İslam'ı özet olarak anlatıyor ve Başkanlığımızın Japoncaya çevrilmiş yayınlarından hediye ediyoruz.
Nikah merasimleri camimiz için oldukça önemli. Şöyle ki, dünyanın pek çok yerinden sırf nikahımız Tokyo Camiinde kıyılsın diye kalkıp gelen kardeşlerimiz var. Mesela Endonezya'dan uçak kaldırıp Tokyo'ya gelerek nikahlarını burada kıydıran ve sonra geri dönen çok insan oluyor. Cenaze hizmetlerimizi de herkese eşit seviyede yaklaşarak, lâyık-ı veçhile yürütmeye çalışıyoruz. Salgın öncesi Cuma namazlarından sonra Türk usulü Cuma aşı ve çay ikramı yapıyorduk cemaatimize. Fakat maalesef şu anda buna ara vermiş durumdayız.
Tüm bunlara ek olarak cumartesi, pazar ve resmi tatillerde Tokyo Camiine ziyaret turları oluyor. Bu turlar Japon rehberimiz Abdülkerim beyin rehberliğinde saat 14:30'da başlıyor ve bir saat sürüyor. Bu süre zarfında caminin tarihi, İslam medeniyet ve kültürü, Türk tarihi gibi konularda ziyaretçilere bilgiler veriliyor. Tur ikindi namazıyla birlikte son buluyor. Ziyaretçilerimiz böylece hem İslam hakkında bilgi edinmiş oluyor hem de ikindi ezanını dinleyip namaz kılan Müslümanları izleme fırsatını yakalıyorlar. Namaz sonrasında benim okuduğum aşr-ı şerifi dinliyorlar, bana sorular soruluyorlar, onlarla Japonca konuşuyorum. Bu şekilde kendileriyle de tanışmış oluyoruz.
Başkanlığımızın zekât, fitre ve kurban faaliyetlerine de camimiz olarak gerekli desteği sunuyoruz.
7. Son olarak ben Türkiye'den sizlere kardeşlerimizin selamlarını iletiyorum. Sizin Türkiye'deki Müslümanlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Türkiye'deki kardeşlerimizin selamlarını aldık, kabul ettik. Cenâb-ı Allah razı olsun. Ben de sizlerin vesilesiyle gerek Türkiye'deki kardeşlerimize, gerek dünyanın bir çok yerinde bizleri sosyal medya aracılığıyla takip eden bütün kardeşlerimize hayırlı Ramazan'lar diliyorum.
Şimdiden hepsinin Ramazan bayramını tebrik ediyorum. Allahu teâlâ bu salgın sürecinden bir an önce en güzel şekilde kurtulabilmeyi, sağ salim atlatabilmeyi cümlemize nasip eylesin diye dua ediyorum. Bütün kardeşlerimize dünyanın bir ucundan, tam 10 bin kilometre uzaktan selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
Şimdiden hepsinin Ramazan bayramını tebrik ediyorum. Allahu teâlâ bu salgın sürecinden bir an önce en güzel şekilde kurtulabilmeyi, sağ salim atlatabilmeyi cümlemize nasip eylesin diye dua ediyorum. Bütün kardeşlerimize dünyanın bir ucundan, tam 10 bin kilometre uzaktan selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder