Salgının gölge düşürdüğü 2021 Ramazan'ında 9 farklı ülke ile yaptığımız "İslam Dünyasında Ramazan Söyleşileri"nin Mısır ayağını Ezher Üniversitesi İslâm Şeriatı Fakültesi son sınıf öğrencisi Enes ATIŞ kardeşimizle gerçekleştirdik. Bu sebeple söyleşiye geçmeden önce yardımlarından dolayı kendisine şükranlarımı sunarım.
Mısır Kuzey Afrika'nın nüfusu en büyük ülkesidir ve yaklaşık 7000 yıllık köklü bir geçmişi vardır. İlk medeniyetlerden bu yana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir Mısır'dan. Öyle ki vaktiyle Osmanlı'nın da bir vilayeti olmuştur. Hem devletler düzeyinde hem de iki ülke halkları açısından Mısır ve Türkiye birbirleri için hep önemli ülkeler olmuşlardır. Bu söyleşide Enes ATIŞ kardeşimizin bize aktaracağı bilgiler sayesinde bu önemli ülkeyi halkı, gelenekleri ve Ramazan ayındaki büründüğü hava açısından tanımaya çalışacağız. İlgilileri söyleşinin satır aralarında Ezher'de eğitim görmenin nasıl bir duygu olduğunu da bulacaklar. Keyifli okumalar.
(Diğer söyleşiler için lütfen tıklayınız: Bosna Hersek, Japonya, Gümülcine, Mısır, Doğu Türkistan, Almanya, Avustralya, Arnavutluk, Kırcaali)
1. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Enes ATIŞ. Ezher Üniversitesi İslâm Şeriatı Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Yaklaşık 5 senedir Mısır, Kahire'de yaşıyorum.
2. Bize biraz Mısır'dan bahseder misiniz? Bir Türk olarak Mısır'da yaşamak ve eğitim görmek nasıl bir duygu? Böyle bir tecrübeyi başkalarına da tavsiye eder misiniz?
Mısır ilmî ve kültürel manada çok zengin bir ülke. Özellikle İslâmî İlimler hususunda önde gelen alimleriyle, ders halkalarıyla öne çıkmış bir ülke. Bir müessese olarak Ezher, tarihten beri dünyanın dört bir yanından gelen ilim talebelerinin, alimlerin uğrak mekânlarından biri olmuş. Konumu itibariyle Mısır da tarih boyunca ilmî gelişmelerin ve münakaşaların merkezi durumunda olmuş. Yakından tanıdığımız Zâhidü'l Kevserî ve Mustafa Sabri Efendilerin de burayı tercih sebebi biraz budur. Hala daha kendine has ilmî çizgisini devam ettiriyor burası. Her ilimde alanında mütehassıs hocalar ve ilgilisine göre dersler bulma imkânınız var burada. Bu da burayı ilmî açıdan çok cazip kılıyor.
![]() |
Kahire'de bir ilim meclisi |
Türk vasfıyla Mısır'da bulunmak genel itibariyle avantajlı bir durum. Çünkü Mısır halkı ciddi manada Türkleri seviyor. Kuvvetli bir dini ve tarihi bağ var aramızda. Memlûkler, sonrasında Osmanlı ve Hidivler dönemiyle Mısır ve Türk halkı hep beraber yaşamış. Şu anda da Türkiye'nin uluslararası sahada sergilediği duruş sebebiyle ülkemizin müsbet bir imajı var. Tabiî bunda Diriliş Ertuğrul gibi Türk dizilerin de çok etkisi var. Zira dizilerimizin ciddi bir izleyici kitlesi var burada. Bundan sebep de dil olarak Türkçe öğrenimine de çok fazla rağbet var. Netice olarak Türk olduğunuzu söylediğinizde genel itibariyle bize bakan gözlerin parıldadığını görmeniz mümkün. Mesela geldiğimden beri ülkemden dolayı asla herhangi bir ırkçılığa veya ötekileştirmeye maruz kalmadım hamdolsun.
Mısır'ı ise elbette ki tavsiye ediyorum, müthiş bir tarihi ve kültürel dokusu var. Arap ülkeleri arasında gezilip görülmesi gereken ülkelerin başında geliyor. Burada bulunan İmam Şafiî, İbni Hacer el-Askalânî, İmam Tahâvîu, İbni Ataillah, Zâhidu'l Kevserî ve Mustafa Sabri Efendi’nin kabirleri gibi ulema ve evliya kabirleri dahi tek başına gelinmesi için yeterli bir sebep. Uzun süreli kalma noktasında da İslami İlimler alanında ihtisas yapmak isteyen, Arapça öğrenmek isteyen kardeşlere muhakkak tavsiye ederim.
![]() |
Mısır'da bir kitapçı |
3. Salgınla birlikte Mısır'daki Müslümanların hayatında neler değişti? Devlet ne gibi tedbirler aldı bu süreçte?
Açıkçası çok bir değişiklik olmadı desem yanlış söylemiş olmam. Mısır insanı genel olarak gamsız insanlardır. O yüzden virüsü de çok fazla önemsediklerine şahit olmadım. Bazı kapalı alanlarda maske zorunluluğu, okulların tatil edilmesi gibi standart tedbirler dışında göze çarpan bir tedbir görmedim. “Biz zaten bünye olarak kuvvetliyiz, alışkınız virüse, mikroba. Biz virüsten değil, virüs bizden korksun.” diyorlar. Çok da haksız sayılmazlar kanaatimce.
4. Salgın öncesi/ sonrası Ramazan ve dini bayramlar nasıl geçiyor? Özellikle Ramazan'a mahsus ne gibi gelenekleri var Mısır halkının?
Mısır'da Ramazan dolu dolu yaşanıyor. Mesela adettir, Ramazan yaklaşınca sokakları süslerler, apartmanları ışıklandırırlar, binaların kapılarına Ramazan fanusu dedikleri özel bir fanus asarlar. Bayram gelmiş gibi herkes birbirini kutlar, dualar eder. Sokakta çocuklar çatapat patlatır, Ramazan şarkıları söylerler. İftar yaklaşınca camiler hoparlörle dışarıya Mısır'ın meşhur karilerinin en güzel kıraatlarini dinletir. Dışarı çıktığında mübarek ayın geldiğini her yerde hissedersin. Bizde de olan davulcu kültürü, sokaklarda ihtiyaç sahipleri için toplu iftar masaları, aileler arası misafirlikler onlarda da fazlasıyla mevcut.
Buna ek olarak iftar yaklaşınca her yerde iftarlık dağıtan insanlar görürsünüz. Oruçlunun sevabını almak için caddelerde arabaları durdurup hurma, su, süt gibi ikramlarda bulunurlar. Eğer bir yere iftara davetliyseniz ve iftar vaktine yakın hala yoldaysanız, misafirliğe varmadan yoldaki ikramlarla karnınızın doyması gayet mümkün. Yatsıdan sonra teravih de çok yaygındır Mısırlılar arasında. Ciddi bir katılım olur, genelde toplam 8 rekat şeklinde kılınır. Bizdeki aralarda dinlenmek için salavat okuma yerine onlarda imam efendi kısaca cemaate vaaz ü nasihat eder. Ezher'de teravih 20 rekat kılınır ve her 4 rekatta farklı bir kıraat okunur. İlk başta Âsım kıraati okunmuşsa sonraki dörtlükte Verş kıraati okunması gibi. Bir de Mısır'da ciddi bir Hristiyan Kıptî nüfusu olmasına rağmen bunlar asla Ramazan ayında dışarıda açıkça yemek yemezler. Müslümanların oruçlarına, bu ayın özel bir ay olmasına karşı saygıları sonsuzdur. O konuda çok takdir ediyorum onları. Bizim memlekette bazı Müslümanlarda olmayan saygı, burada gayrimüslim Kıptîlerde var.
5. Son olarak ben Türkiye'den sizlere kardeşlerimizin selamlarını iletiyorum. Sizin onlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Ve aleykümselâm ve rahmetullâh. Vatanımın ve tüm Alem-i İslam'ın Ramazan-ı Şerif'i mübarek olsun. Ülkemizde güzel gelişmelerin yan ısıra Ramazan ruhunun, bu aya duyulan hürmetin gittikçe azaldığına esefle şahit oluyoruz. Rabbim Ramazan'ı her yanıyla sokaklarımızda, caddelerimizde, evlerimizde ve en önemlisi kalplerimizde dolu dolu yaşamayı ve yaşatmayı bizlere nasip eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder