27 Kasım 2021 Cumartesi

Günahı Boykot


Tebük seferine mazeretsiz bir şekilde katılmayan Ka'b b. Mâlik, Mürâre b. Rebi' el-Amrî ve Hilâl b. Ümeyye el-Vâkıfî (r.anhüm) Hz. Peygamber'in (s.a.s.) emriyle tam elli gün toplumdan adeta tecrit edilmiş, insanların kendileriyle konuşması, selâm alıp vermesi yasaklanmıştı.

Ka'b b. Mâlik (r.a.) o zor günleri anlatırken yeryüzünün kendine dar geldiğini, her gün mescide gittiğini, "Acaba Resûlullah (s.a.s.) bir kez olsun bakar mı?" düşüncesiyle O'na (s.a.s.) selâm verdiğini, fakat Hz. Peygamber'in selâmını almadığını anlatır. Ama yine de Efendimiz (s.a.s.) kıyamaz ve Ka'b b. Mâlik (r.a.) başka yöne bakarken ona bakarmış.

Bu dönemde ashap efendilerimiz de Ka'b b. Mâlik'le (r.a.) hiç konuşmuyorlar. Hatta bir keresinde amcaoğlu Ebû Katâde'nin (r.a.) duvarına tırmanıp selâm veriyor, "Benim Allah ve Resulünü çok sevdiğimi bilmez misin?" diyor, üçüncü soruşunda "Allah ve Resulü daha iyi bilir." cevabını alınca gözleri doluyor ve geri dönüyor.

Tam elli gün böyle geçiyor. Ardından haklarında Tevbe suresinin 117, 118 ve 119. ayetleri iniyor, tövbeleri böylece kabul ediliyor (Buhârî, Megâzî, 79).

Bunu neden anlatıyorum? Çünkü burada günaha karşı net bir boykot var ve biz bu vazifemizi çoktan unuttuk. Şöyle ki savaşa mazeretsiz katılmamak İslâm ordusunu çeşitli açılardan zayıflatıp zor bir duruma düşüreceği için büyük bir günahtır. Allah ve Resulü işte bu günaha ve günah sahiplerine karşı İslâm toplumunu elli gün sürecek bir boykota davet ediyor.

Peki biz alenen işlenen günahlara karşı ne denli duyarlıyız? En azından günah sahibine nasihat ediyor muyuz? Hiç değilse yüzümüzü bir kez olsun ekşitip "hiç olmadı bu yaptığın" diyebiliyor muyuz? İçimiz içimizi kemirse de yaptığının yanlış olduğunu hissettirmek için biraz selâmı sabahı kesebiliyor muyuz?

Ortada açıktan işlenen, Müslümanların ritmini bozan bir günah varsa o günah da günah sahibi de boykot edilir.

Allah bize öyle hassas bir gönül bahşeylesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder