Kaybetmeyi peşinen göze aldığımız ve değerlendirmek yerine çöpe atmayı tercih ettiğimiz o kadar çok beş/ on dakikamız var ki! Bunları uç uca iliştirdiğimizde ne denli devasa boyutlarda vakit kaybına uğradığımız ortaya çıkıyor.
Zamanın akması, toprağın altımızdan akması gibi, erezyon gibi bir şey. Ayakta kalmak için onu yerinde kullanmalıyız. "10 dakikada zaten hiçbir şey yapamam, biraz sosyal medyada dolaşayım" dediğiniz anda o telefonu bırakmanız en az yarım saat sürüyor ve bu aklı başında her insan için, özellikle de bir müslüman için korkunç bir kayıp anlamına geliyor.
Belki de artık kısa zamanda telefonlarımızla meşgul olmak yerine küçük işler yapmayı öğrenmeliyiz. Daha önce hazırladığımız notları gözden geçirmek gibi, bir ezberi tekrar etmek gibi, zikirle, tesbihatla dili ve kalbi meşgul etmek gibi, ya da bizi pek yormayacak bir kitaptan birkaç sayfa okumak gibi.
Her ne yaparsak yapalım, zamanımızı verimli kullanmak zorundayız. Yoksa elindeki tek sermayesini şuursuzca saçıp savuran bir adamdan farkımız kalmaz. Ziyan ettiği için ziyana uğrayanlardan olmayalım.
"Asra yemin olsun ki, insan gerçekten zarardadır." (Asr 103/ 1, 2)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder