24 Mayıs 2021 Pazartesi

Rızkın Peşinde: Ulupamir


Bugün Van'ın Erçiş ilçesine bağlı Ulupamir köyünü ziyaret ettik. Buranın özel bir hikayesi var. Bu köy 1980'lerde Kırgız Türkleri'nin yerleşimiyle kurulmuş. Olaylar şöyle gelişmiş: Sovyetler Birliği 1979'da Afganistan'ın kuzeyindeki Pamir yaylasını işgal edince bölgedeki Kırgız nüfusun bir kısmı çareyi Afganistan'ı terk edip komşu ülke Pakistan'a gitmekte bulmuşlar. Fakat o zamana kadar yaylada yaşayan Kırgızlar, Pakistan'daki sıcak iklime alışamamış ve 450 kadar Kırgız bu yüzden hayatını kaybetmiş. Bunun ardından grubun önde gelenleri çözüm olarak Türkiye'ye gitmeyi teklif etmişler. Aldıkları göç kararını Pakistan'daki Türkiye Büyükelçiliği'ne ileterek yardım talebinde bulunmuşlar. İslamabad Büyükelçiliği'nden gelen isteğin, dönemin devlet başkanı Kenan Evren tarafından 1982 yılında kabul edilmesiyle birlikte 1150 Kırgız, Türk uçaklarıyla başlarında hanları Rahmankul Han ile birlikte Adana'ya getirilmişler. Sonra Malatya ve Van'ın değişik yerlerine dağıtılmışlar. 1983'te Başbakan Turgut Özal tarafından da Van'ın Erciş ilçesi, Altındere mahallesinde inşa edilen konutlara yerleştirilmişler. Ardından bu mahallenin adı Kırgızların isteğiyle Ulupamir olarak değiştirilmiş. Şu anda köyde yaklaşık 4000 Kırgız Türkü yaşıyor.

Köye girdiğinizde sanki kendinizi Türkî cumhuriyetlerden birine ışınlanmış gibi hissediyorsunuz; çekik gözlü, bozkır yanıklı çocuklar, köse sakallı adamlar karşılıyor sizi. "Yeşil olmazsa at, at olmazsa Kırgız olmaz!" derler. Buradaki Kırgızların da yerleştirildikleri bölge Van Gölü'nün hemen kıyısına düşüyor ve gerçekten oldukça yeşil, geniş otlaklardan oluşuyor. Bir de belirtmeliyim ki buraya onlar sayesinde terör hiç girememiş.


Bu hikayeyi şunun için anlattım: Rızkımız, nasibimiz bizi nasıl takip ediyorsa biz de onu takip ediyoruz. Hatta bazen bu Kırgız Türkleri misali rızkımızın peşinde diyar diyar geziyoruz. Arapların söylediği gibi: Nasîbuke, yusîbuke velev kâne tahte'l cebel. Yani nasibin sana bir dağın altında bile olsa muhakkak erişir. Allah kiminin nasibini, rızkını köyündeki tarlasına, kimininkini de fersah fersah uzaklara yazıyor. Üzerinde biraz düşününce her iki durumda da nice hikmetler buluyoruz. Hal böyle olunca bize "Hiç şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir (Bakara 2/ 209)" ayetinin sırrına gönülden iman etmek kalıyor.

Not: Böylesine ilgi çekici bir yerleşimin yeterince tanıtılamaması bölge adına gerçekten üzücü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder