Biri çıkıp "şunlar haram, bunlar da helal, haydi bakalım!" dediğinde her şeyin birkaç hafta içerisinde çözüleceğini zannediyoruz ve ısrarla din görevlilerini bu yönde konuşmaya zorluyoruz. Böyle olmamalı. Bu kolaycılıktan başka bir şey değildir. Çünkü Müslümanlar birkaç haftada bu hale gelmediler ki birkaç haftada, birkaç cümleyle düzeliversinler.
Bunun yerine herkes üzerine düşen görevi "uzun yıllar boyunca" bıkmadan, usanmadan yapmalı, sorumlu olduğu insanları ısrarla ilmek ilmek işlemeli. Neyin helal, neyin haram olduğu bilgisiyle, bunun her ortamda cesaretle söylenmesiyle her şey anında düzelecek olsaydı Hz. Peygamber (s.a.s) 23 sene bu işin çilesini çekmezdi değil mi? Dolayısıyla çile çekilecek, dosta, arkadaşa, komşuya, öğrenciye, hanıma, çocuğa bu din yıllar boyunca hem anlatılacak hem de yaşanarak örnek olunacak.
O yüzden kimseyi "haydi konuş, haydi şunu da söyle!" diye cesaretlendirmeyelim boşuna. Üç-beş kişiden böyle teklif alanlar da hemen uçuvermesinler. Eğer gerçekten samimiysek en kısa zamanda bir hocaya gidip "hocam seninle bir ilmihal, bir Riyâzu'ssalihîn bitirelim" diyelim. Bu hem bizi hem de halinden yakındığımız toplumu daha temelli bir şekilde dönüştürür. Uzun lafın kısası; keşke öyle olsaydı ama insan yetiştirmek, toplumu dönüştürmek öyle basit ve kısa zamanda olabilecek şeyler değil dostlar. Böyle şeyler yıllar, yıllar, yıllar istiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder