Görünüşte dünyalar tatlısı, fakat yürekleri katran karası olan ve özellikle gençlerimizi süslü sözleri, tatlı dilleriyle kandırmaya çalışan insanların bulunduğu bir dünyada kavl-i leyyini (yumuşak, tatlı konuşmak) hiç kimseye bırakamayız.
Merhum Zahid Kotku'lar, Esat Coşan'lar, Tahir Büyükkörükçü'ler, Cevat Akşit'ler (Allah cemî cümlesinden razı olsun) bu işi tatlı-sert bir üslup tutturarak çok güzel başardılar. Ne büsbütün tavizkâr, ne de insanı nefret ettiren bir söylem sahibi oldular ve arkalarında kendileri gibi hoşsohbet, bağrı yanık, güzel Müslümanlar bıraktılar. Allah bizi onlara benzetsin. Yerlerini doldurabilecek âlimler, gönül insanları yetiştirebilmeye bizleri muvaffak kılsın.
"(Ey Musa! Sen ve kardeşin Hârun) İkiniz beraber Firavun’a gidin, çünkü o sınırı çok aştı. Ama yine de ona söyleyeceklerinizi yumuşak bir üslûpla söyleyin. Ola ki (böyle yaparsanız) aklını başına toplar veya içine bir korku düşer.” (Tâhâ 20/ 43-44)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder