Şunu hiç düşündük mü: Günlük yaşantımızda bize bir zarar gelmesin istiyoruz ancak bizim yüzümüzden başkasının zarara uğramamasını önemsiyor muyuz? Bu konuda ne kadar hassas davranıyoruz? İlkini herkes ister fakat ikincisini yalnızca müslüman karakteri oturmuş, kıvamını bulmuş insanlar düşünebilir.
Sevgili peygamberimiz (s.a.s.) evden her çıkışında şu sözleri tekrar edermiş:
"Allah'ın adıyla çıkıyorum. Allah'a güveniyorum. Allah'ım; sapmaktan, saptırılmaktan, ayağımın kaymasından ve başkasının ayağını kaydırmaktan haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan, cahilce davranmaktan ve cahillerin davranışlarına muhatap olmaktan
sana sığınırım." (Ebû Dâvûd, Edeb, 103)
Öyleyse bizim yüzümüzden kimsenin canı sıkılmamalı, günü berbat olmamalı, haysiyet ve şerefine zarar gelmemeli. Kendimizi başkalarından koruduğumuz gibi kendimizden de başkalarını korumalıyız. Kısacası, kötülüğe maruz kalmamak kadar kötülüğün kaynağı olmamayı da önemsemeliyiz. Bunu bize güzel peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa öğretiyor. Allah bizi O'nun katarından ayırmasın.
"Aklı olan ömrün vermez hebâya,
Tâbî olur Muhammed Mustafâ'ya."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder