Kavuşamayışlar, yarım kalışlar, acı acı yutkunuşlar; hiç görmediğin annen, konuşamadan ölen bebeğin; alıp giyemediğin o gömlek, giyip yürüyemediğin ayakkabılar, görmeyen gözlerin; bir türlü güç yetirip alamadığın hakkın...
Bunca yoksunluk karşısında insanı bir öteki dünya/ahiret düşüncesinden başka ne teselli edebilir?
Hiçbir şey.
Herkesin "öbür tarafa" bırakılan kavuşmaları, görüşmeleri, düşündükçe içini pır pır ettiren ama kursağında kalan hevesleri vardır/olacaktır.
İşte tüm bu yarım kalışlarımız her şeyin tastamam verileceği bir yere işaret ediyor: Ahirete. Burada imanımız kavi olsun. Orada mahçup olmayalım.
"Burası dünya. Burada işler hep yarım kalır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder