21 Nisan 2022 Perşembe

Sen


Serâser kâinâtın; cânı sensin, cânânı sen.
Cümle melek ins ü cânın; yârı sensin, yârânı sen.
Bu âlem kudümünle şerefyâb olmuştur dâim,
Gönlümüzün tek sultânı; âhı sensin, efgânı sen.

-Yâ Resûlallâh; şu cihan aleminin baştan ayağa cânı da cânânı da sensin.
Meleklerin, cinlerin ve insanların yârı da yârânı da sensin.
Bu âlem gelişinle daima şeref bulmuştur,
Gönüllerimizin biricik sultânı da âhı da efgânı da sensin.

(21.02.2022)

17 Nisan 2022 Pazar

Ahiret


Kavuşamayışlar, yarım kalışlar, acı acı yutkunuşlar; hiç görmediğin annen, konuşamadan ölen bebeğin; alıp giyemediğin o gömlek, giyip yürüyemediğin ayakkabılar, görmeyen gözlerin; bir türlü güç yetirip alamadığın hakkın...

Bunca yoksunluk karşısında insanı bir öteki dünya/ahiret düşüncesinden başka ne teselli edebilir?

Hiçbir şey.

Herkesin "öbür tarafa" bırakılan kavuşmaları, görüşmeleri, düşündükçe içini pır pır ettiren ama kursağında kalan hevesleri vardır/olacaktır.

İşte tüm bu yarım kalışlarımız her şeyin tastamam verileceği bir yere işaret ediyor: Ahirete. Burada imanımız kavi olsun. Orada mahçup olmayalım.

"Burası dünya. Burada işler hep yarım kalır."

10 Nisan 2022 Pazar

Anlatırken


İslâm'ın hiçbir hükmünü küçümseyemeyiz. Hepsini bir arada ve belli bir intizamla anlatmak zorundayız. Tevhid kadar ikili ilişkileri, ticarete, ibadete ilişkin hükümleri hep birlikte, ahenkle yaşamalı ve öğretmeliyiz.

Buna göre bazı gruplar gibi örneğin günlük hayata dair düzenlemeleri küçümseyip, hatta onları anlatanlarla istihza edip güya sürekli akaid/tevhid konularına odaklanmak hatalı bir tutumdur.

Nice insanlarla görüyoruz; sözde mücahid fakat abdesti doğru düzgün alamıyor, namazlarını nasıl kılacağını bilemiyor, komşuluk ilişkileri sıfır, eşini dostunu zaten günaha batmış birer fasık olarak görüyor. Öte yandan böyle bir müslümanlık anlayışı İslâm'ın doğru temsil edilmesine de engel oluyor.

Ölçüsünü kaybeden her şey hikmetin nurundan uzaklaşıyor. Hikmetli hareket etmek belli bir bütünlük içerisinde yaşamakla mümkün olabiliyor.

Dinimizi kendisinden öğrendiğimiz Hz. Peygamber bize bu dini tüm yönleriyle öğretti. Ona tam manasıyla uymak istiyorsak İslâm algımızı onun algısına yaklaştırmamız gerekiyor.

8 Nisan 2022 Cuma

Hızlân/Yardımsızlık


"Hızlân/خذلان" diye bir terim var. Kelime anlamı olarak "hayal kırıklığına uğramak", "ümitsizliğe düşmek" gibi manaları içeriyor. Istılahta ise kısaca "Allah'ın kuldan itaatsizlikleri sebebiyle yardımını kesmesi"ni ifade ediyor. Özellikle yukarıdaki kelime anlamlarına baktığımızda bu sözcük -her ne kadar hadsiz hudutsuz ilmiyle her şeyi önceden biliyor olsa da- Allah'ın kul hakkında hayal kırıklığına uğramasını, artık ondan salih bir kul olacağı noktasında ümidini kesmesini de çağrıştırıyor.

Yani kul vazifelerini yerine getirmek konusunda gevşek davranıyor; ısrarla yanlış yollar tutuyor, ibadetlerden geri duruyor, tövbe etmiyor ve sonuç hızlân oluyor. Sonra da hiçbir işi yolunda gitmiyor; elini attığı dal kuruyor, girişimleri başarısızlıkla sonuçlanıyor, varacağı menzile varamıyor, isabetli kararlar alamıyor, planları bir türlü tutmuyor ve böylece dünya onun için adeta bir çilehaneye dönüşüyor.

Sözü şuraya getireceğim: Başımıza gelenlere hiç bu gözle baktık mı? Biz genelde işler gönlümüzce gitmediğinde bunun Allah'tan kaynaklandığına, dualarımızı kabul etmediği kanısına meylederiz. Oysa ki hiç kulluğumuzu gözden geçirdik mi? Önce kendi üzerimize düşeni yapmayı denedik mi? Allah yardım ve inayetini bizden esirgerse biz hiçbir işimizi yoluna koymaya muktedir olamayız. Çabamız ve amellerimizle bu kerem kapısını açmak elimizde. Şu mübarek Ramazan'da insan günahlarını affettirip cenneti kazanabilir ancak Ramazan'ın ruhuna aykırı hareket edip hızlâna da düşebilir.

İyi akıbet de kötü akıbet de bizler için. Yüce Rabbimiz akıbeti hayırlı olanlardan eylesin.

"İşte ahiret yurdu. Onu yeryüzünde haksız üstünlük kurmak ve bozgunculuk çıkarmak istemeyenler için hazırlamış bulunuyoruz. Güzel akıbet, takva sahiplerinindir." (Kasas 28/83)