26 Temmuz 2021 Pazartesi

Güç ve Tebliğ

Bir tebliğ usulü kuralı olarak ne kadar güzel konuşursanız konuşun, ne kadar doğru şeylerden bahsederseniz bahsedin, anlattıklarınızı "yerine ve zamanına göre" anlatmak zorundasınızdır. Hele ki din adına konuşan biriyseniz. Belağatın tanımlarından bir tanesi de "sözü yerli yerince söylemek"tir.

Bazen konuşulan söz doğru olur ama zaman ve mekân uygun olmaz, bazen zaman da mekân da uygun olur fakat söylenen söz uygun olmaz. Bu birlikteliği yakaladığınızda belîğ konuşmuş olursunuz. Ve bu güzel dini anlatan herkes belîğ konuşmak zorundadır. Aksi halde söylediklerimizle halkı irşâd edemez, tam tersine yanlış anlaşılmalara yol açar ve tartışmalara sevk ederiz.

Her şeyi rahatça konuşabilmek, hakkıyla emr-i bi'l ma'rûf, nehy-i ani'l münker yapabilmek için de önce edinmemiz gereken bir şey vardır ki adına "güç" denmiştir. Gücünüz olmadan konuşursanız ötelenirsiniz, sözleriniz çarpıtılır ve düzelteyim derken bozarsınız. Bununla birlikte gücünüz olmadan yönetemezsiniz, yönetenlere yardım edemezsiniz, hak talep edemezsiniz. İnsan hakları, basın/ düşünce özgürlüğü vs., vs. vs. hepsi gücü elinde tutana göredir. Bu yüzden Müslümanların güçlü olmaları, gücü ellerinde tutmaları istenmiştir.

Hatırlayalım; İslâm, geldiği gün Efendimiz (s.a.s.) hemen düşmanın karşısına dikilmemişti. Önce belli bir güce ulaşılmış, bunun için 13 yıl Mekke'de kalınmış, olmayınca hicret edilmiş, devlet ve düzen kurulmuş, insan kazanılmış, çevreyle diplomatik temaslar sağlanmış, sonra savaşlar yapılmıştı.

Bunca şeye ne gerek vardı? Efendimiz (s.a.s.) hemen mücadeleye başlayamaz mıydı? Allah ona 5-10 kişiyle bile olsa yardım etmez miydi? Bu dakik mücadele planında almamız gereken dersler yok mu?

Hâsılı konuşurken ya da bir girişimde bulunurken gerçeklere gözümüzü kapatamayız, içinde yaşadığımız zamanı ve o zamanın insanını tanımak zorundayız. "Kendi devrinin insanını tanımayan cahildir" sözünü unutmamalıyız. Elbet bizim de her şeyi açık açık konuşabileceğimiz zamanlar gelecek. O güne kadar hepimiz kabiliyetimizce çalışmalı ve üzerimize düşenleri eksiksiz yapmalıyız. Belli seviyeler aşılmadan yapılan her girişim/ konuşma güdük kalıyor. Hala bıkmadık mı?

"Düşün söyle kelâmın, muhtasar hem müfîd olsun.

Sözünden, sohbetinden, dinleyenler müstefîd olsun."

Allah bizleri müfîd konuşanlardan eylesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder