Arapça bir kelime olan ve cehd kökünden türeyen cihâd kelimesi “bir işi başarmak için elden gelen bütün imkânları kullanmak, güç ve gayret harcamak" anlamlarını içermektedir. İslâmî literatürde ise bu kelime “İslâm’ı tebliğ uğrunda savaşmak, nefse ve dış düşmanlara karşı eldeki tüm gücü sarf etmek" manalarına gelmektedir (İbn Manzûr, Lisânü'l Arab, c. 3, s. 133).
Cihad edene mücâhid denir. Mücâhid bu ameliyle kendisini azaptan kurtaracak kârlı bir ticaret yapmış olur (Saff 61/ 10-11) ve kıyamette şefaat yetkisine sahip olur (İbn-i Mâce, Zühd, 37).
Öte yandan cihad sevabı yalnızca cephede savaşan gazilere verilmez. Aynı zamanda orada olmak, onlarla birlikte savaşmak isteyen, fakat fırsat bulamadığı için bir türlü cephede olamayan kişilerin bu niyetleri de onlara cihad sevabı kazandırır. Buna göre evinde otururken cephede çarpışan müminler için dua eden, maddi-manevi anlamda onları destekleyen herkes cihad eden bir mücahittir. Bunu hicretin 9. senesinde gerçekleşen Tebük seferinde Efendimiz'in (s.a.s.) savaşa katılmak isteyip de özürlerinden dolayı katılamayan müminler için söylediği şu sözden anlıyoruz:
“Medine’de (savaşa katılamayıp) bizden geride kalan öyle kimseler vardır ki, bir dağ yoluna, bir vâdiye girdiğimizde onlar da bizimle yürüyormuş gibi sevap kazanırlar. Çünkü onları birtakım mâzeretleri (bize katılmaktan) alıkoymuştur.” (Buhârî, Megâzî 81, Cihâd, 35)
Bu ümmet cephede çarpışacak mücahitlere ihtiyaç duyduğu gibi onları bulundukları yerlerden dualarıyla, yakarışlarıyla destekleyecek mücahitlere de muhtaçtır. Zira “Dua müminin silahıdır” (Hâkim, el-Müstedrek, 1/ 492) ve düşmana karşı diğer silahlar gibi bu silahı da iyi kullanmamız gerekmektedir. Öyleyse Mescid-i Aksâ direnişinin yoğunlaştığı şu günlerde gönüllerimizi oraya odaklayarak dua silahımızı elimize alalım ve cihad eden mücahitlerden olma fırsatını kaçırmayalım.
RABBİM razı olsun çok istifadeli bir yazı olmuş hocam
YanıtlaSilCümlemizden inşallah..
YanıtlaSil