Dün sözün eşyaya tesirinden bir örnekle bahsetmiştim. Aslında bir açıdan da özellikle salgın döneminde söz ve söz söyleyen değerini kaybetti gibi. Hatta öyle ki bırakın eşyaya tesir etmesini, insana dahi tesir edemez, ona bir şey katamaz hale geliyor söz günden güne, yani söz sihrini yitiriyor.
Dikkatinizi muhakkak celbediyordur, her platformda cayır cayır video yayınlanıyor; konferanslar, sohbetler, canlı yayınlar birbirini kovalıyor. Özellikle dinî bilgi alanında apaçık bir video enflasyonu oluştuğuna şahit oluyoruz.
Halbuki bu kadar çok konuşan olunca konuşan da, konuşulan da değerini yitirip sıradanlaşıyor; söz zihne, kalbe etki edemez oluyor, kötürümleşiyor. Bunun ayarını yapamazsak hem söylediklerimizin değiştiriciliğini ve dönüştürücülüğünü hem de kitlemizi kaybedeceğiz, öyle gözüküyor.
Diğer yandan bilgiye ulaşmanın bir videoya tıklamak kadar kolaylaşması sandığımız kadar faydalı bir şey değil, aksine tehlikeli bir şey.
Çünkü çile çekmeyen kıymet bilmez, kıymet bilmeyen zedeler, israf eder. Bilgiye ulaşmanın çilesini çekmeyenlerse bilginin kıymetini bilmezler ve ona da onu hazırlayıp sunana da gerektiği gibi hürmet göstermezler.
Bu sebeple bilginin saygınlığını korumak adına hepimiz kendimizi sorumlu hissetmeli, söz söylemenin cazibesine kapılıp sözü hırpalamamalıyız.
Çünkü sözü/bilgiyi bu denli sıradanlaştırırsak sesimizin tınısı kalmaz, sesinin bir tınısı olmayanların ne söylediğinin bir önemi yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder