Üzerine uzun uzun konuşulabilecek bir hakikat;
"el-Abdü hürrun in kanea,
ve'l-Hürru abdü'n in tamea."
- Köle kanaat ederse hürdür,
Hür tamah ederse köledir.
Haydi üzerimizde uçan kuşlara biraz ibret nazarıyla bakalım. Yeme tamah eden kuşlar tuzağa tutulur. Eğer kuşlar etraflarındaki onca güzel nimetler varken aç gözlülük edip tuzaktaki yeme tamah etmeselerdi onları kimse esir edemezdi. Bizim durumumuz da tıpkı kuşların durumu gibidir.
Elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmeden, şükürlerini edâ etmeden başka sevdalara düşersek kısa zamanda bu sevdaların esiri olur ve ömrümüzü hebâ ederiz. Niceleri vardır "daha çok" için daha çok çalışırlar, "daha çok"un sahibini unutarak birbirleriyle yarışırlar ama sonları hep hüsrân olur. Böylelerinin ömürleri genelde ulaşmaya çalıştıklarının peşinde koşarken bitip gidiverir de heyhât, farkında bile olamazlar. Gözlerini açıp bir lahza dinlendiklerinde "eyvah" diyerek ellerinde avuçlarında yalnızca yitip giden bir ömrü hazin bulurlar. Sonra dünyalık meşguliyetlerle geçip giden zamana âh u vâh ederler, acıdan inim inim inlerler.
Fakat ellerindekiyle yetinselerdi, önce nâil olduklarının şükrünü bihakkın yerine getirselerdi "Şükrederseniz nimetlerimi artırırım." ( İbrahim 14/ 7) ayet-i kerimesi fehvâsınca zaten elleri bir zaman sonra bollaşacak, sıkıntıları kaybolacaktı. Ya da kanaat etmenin tarifsiz huzurunu tadıp en büyük zenginliğe kavuşacaklardı.
Neydi en büyük zenginlik peki? Bir büyüğümüzden şöyle bir nasihat dinlemiştim: "Aldanma bu dünyanın malına menâlına (elde ettiğin şeylere). Eğer zenginlik istersen kanaat, cennet istersen cemaat (yeter). İşte asıl zenginlik buydu: kanaat. Üzerine bir de hem dünya hem ahirette cennet hayatı yaşayayım istersen cemaat de tavsiye edilirdi.
Koşalım elbette. Dünya için çalışalım. Ancak koşarken bizi koşturanın bir gün bizi koşamayacak hale getirebileceğini de aklımızdan çıkarmayalım. Bazen duralım, soluklanalım ve nefes almanın dahi ne kadar büyük bir nimet olduğunu anladığımız şu kasvetli günlerde rahat rahat nefes alabilmenin ne güzel bir şey olduğunu tefekkür edip hamdedelim. Baksanıza rabbimiz bir günümüzü beş ayrı parçaya bölerek bize ferahlama alanları açıyor. Öyleyse nefes almadan koşma gafletine aman düşmeyelim. Yoksa tez yoruluruz. Kur'an'da hamdedenler ve şükredenler çok övülüyor. Sorarım sizlere; ind-i ilahide övülen bir kul olmaktan daha güzel ne biriktirebiliriz bunca gayretlerimizle?
Kardeşlerim; "Kanadı kırık kuşun yuvasını Allah yapar." derdi eskiler. Elbet bizim rızkımız da bir yerlere bağlanmıştır. Endişe etmeyelim. Zihnimizin bir köşesinde bu söz dursun bugünden sonra olur mu?
"Kanaat eden köle aç gözlü hürden daha hürdür."
"Daha çok" için hürriyetimizden olmadan, burada dünyalık yarışı için değil kulluk yarışı için bulunduğumuzu unutmadan yaşayabilmek duasıyla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder