Çok esirgeyen ve çok bağışlayan Allah'ın adıyla...
Müslümanların en güzel adetlerinden bir tanesi her işlerine "Bismillâhirrahmânirrahîm (Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlarım)" diyerek yüce rabbimizin dertlere devâ, hastalara şifâ, gönüllere safâ adını anıp başlamalarıdır.
Bu kısacık ve bir çırpıda söylenen kelimede öyle büyük hikmetler, öyle sırlar saklıdır ki anlatmakla bitirilemez. Bu yüzden biz de bu yazıda bu hikmetlerden yalnızca bir kaç tanesini zikredebileceğiz.
Besmele Zor İşleri Kolaylaştırır
İnsan aciz bir varlıktır, dolayısıyla her şeye güç yetiremez. Ancak müminin her şeye güç yetiren (Kâdir-i mutlak) bir rabbi (c.c.) vardır. Zor olan işleri O (c.c.) kolaylaştırır, darda olan kulunu O (c.c.) ferahlatır. Bu yüzden bir işe başlarken O'na (c.c.) sığınmak, O'ndan (c.c.) yardım dilemek çok önemlidir.
Besmele, her hayırlı işin başında yolumuzu aydınlatan bir kandil gibidir. Olmaz denilen işler onun feyz ve bereketiyle oluverir. Açılmaz zannedilen kapılar bir besmeleyle ardına kadar açılıverir.
Süleyman Çelebi mevlîd-i şerîfin başlarında ne de güzel söylüyor:
"Allah (c.c.) adın her kim ol evvel ana,
Her işi âsân eder Allah (c.c.) ona.."
(Kim Allah'ın (c.c.) adını işinin başında anarsa,
Allah (c.c.) ona her işini kolaylaştırır..)
Bu sebepledir ki eskiden beri kitap yazmaya başlayan her alimin yazdığı ilk kelime "bismillah"tır. Ders okutan her öğretmen önce "bismillah" der. Ameliyata giren her tabip "bismillah" der. Her dükkan "bismillah"la açılır. Çünkü besmeleyle başlayanların yardımcısı Allah'tır (c.c.)..
Besmele Rızkı Bereketlendirir
Bereket genişlik ve bolluk demektir. Günlük hayatımızda da çok defa şahitlik etmişizdir ki Allah'ın izni ve inayetiyle bazen az bir yemek büyük bir topluluğu doyurabilir, az miktarda bir para çok işler görebilir. Bu da ancak bereketle mümkündür. Bir şeyin bereket kazanabilmesi için ise öncesinde besmele çekmek gerekir.
Yemeğe başlamadan önce besmele çekmek efendimizin (s.a.s.) sünnetlerindendir. O'nun (s.a.s.) konuya ilişkin tavsiyelerinden bir tanesi şöyledir:
"Sizden biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa hatırladığı anda 'Başında ve sonunda bismillah.' desin." (Ebû Dâvûd, Et'ıme, 15). Bu noktada yemeğin bereketlenmesi için hazırlanması esnasında da besmeleyi dilden düşürmemek gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım.
Besmele Kötülüklerden Koruyan Bir Kalkandır
Besmele insanı hem maddi hem de manevi tehlikelerden koruyan güçlü bir kalkandır. "Bismillah" denen yere şeytan giremez, orayı ifsâd edemez, oradan istifade etmesi de mümkün olamaz. Besmeleyi unutanlar ise bu kalkanın korumasından mahrum ve şeytanın kötülükleri karşısında bî çare durumdadır. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: “Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çeker ise, şeytan adamlarına, ‘Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz’ der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmez ise, şeytan adamlarına, ‘Geceyi geçirecek bir yer buldunuz’ der. O şahıs yemek yerken de besmele çekmez ise, şeytan kendi adamlarına, ‘Hem barınacak yer, hem de yiyecek yemek buldunuz’ der.” (Müslim, Eşribe, 103).
Bir Hikaye
Eskiden beri sohbet meclislerinde bu hadis-i şerif okunduktan sonra anlatılan bir hikaye vardır ki gerçekten efendimizin (s.a.s.) haber verdiklerini zihinlerimizde canlandırır niteliktedir. Hikaye şöyledir: İki tane şeytan bir gün yola çıkıp bir beldeye gelmişler. Biri diğerine, "Sen şu eve gir, ben bu eve gireyim, bir ay sonra burada yeniden görüşelim." demiş. Diğer şeytan da "tamam" deyip yoldaşının bu teklifini kabul edince sözleşmişler ve ayrılmışlar. Bir ay sonra kararlaştırdıkları vakitte, belirlenen yerde buluşmuşlar. Ancak geçen bu süre zarfında bir tanesi çok zayıflamış, yüzünün rengi solmuş, ayakta duramayacak hale gelmiş. Diğeri ise aşırı şişmanlamış, semizleşip güçlenmiş. Şişman olan zayıf olanın acınası halini görünce ona, "Bu ne hal böyle arkadaş, ne oldu sana?" diye sormuş. Zayıf kalan şeytan, "Sorma, mahvoldum. Evlerine girdiğim insanlar ne yeseler, ne iş yapsalar besmele çektiler, evlerinde barınamadım, bir şey yiyemedim. Besmeleyle beni her yerden kovdular. Açlıktan ölecek hale geldim." demiş. Şişman, hali vakti yerinde olan şeytansa gülmüş ve "Yazık olmuş sana. Bu haline üzüldüm. Benim gittiğim evdekiler gâfilliklerinden dolayı, hiçbir işlerinde besmele çekmediler. Ben de onların yediklerinden yedim, içtiklerinden içtim. İşte bak şimdi eskisinden daha iyi durumdayım, keyfim yerinde." demiş.
Tüm bu anlatılanlardan kısaca şunları anlıyoruz: İşlerimizin kolaylaşması, rızkımızın bereketlenmesi ve kötülüklerden korunmamızın mümkün olabilmesi için her işin başında öncelikle "bismillah" demeli, gücü her şeye yeten rabbimizin yardımını yanımıza almalıyız.
Şimdi imandan, dolayısıyla böylesine büyük bir yardımdan ve yardımcıdan mahrum olanların durumu ne acıdır öyle değil mi? Bunu da bir başka yazıda konuşalım öyleyse..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder