9 Eylül 2023 Cumartesi

Bir Hadis-i Şerifin Hayatımızdaki Çarpıcı Yansıması


Bu hafta hadis meclislerimizde “Yol ve sokaklara oturmaktan sakınınız. Eğer oturmak zorunda kalırsanız yolun hakkını veriniz. Bu ise gözü haramdan korumak, gelip geçene eziyet vermemek, verilen selâmı almak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla mümkün olabilir." (Buhârî, Mezâlim, 22) hadisini okuduk. Kendi okumalarım, ufkum ve tecrübelerim çerçevesinde hadisi açıklamaya çalıştım. Bu kapsamda özellikle kaldırımların işgal edilmemesi ve gelip geçenlerin rahatsız edilmemesi üzerinde durmaya gayret gösterdim.

Böyle dinin temel konularından olmayan hususlar konuşulduğunda zaman zaman "İnsanlar namaz kılmayı, gusül almayı bilmiyor, siz nelerden bahsediyorsunuz!" gibi -iyi niyetli olsa da- çiğ tepkilerle karşılabiliyorsunuz. Derslerin başında dinleyenleri bu düşünceden uzaklaştırmak için İslâm'ın bir bütün olduğunu, müslümanın her halin edebini bilmesinin onu daha faziletli kılacağını, aksi takdirde namaz kılan ancak edep ve hayadan bi-haber kimseler ortaya çıkacağını anlatmaya çalıştım. Fakat mecliste bulunan bir abimizin yaptığı katkı benim tüm anlattıklarımdan daha anlamlı ve çarpıcıydı. Şöyle dedi: "Bir defasında bir kadın gördüm. Karşı kaldırıma geçmeye çalışırken araba çarptı ve vefat etti. Sonra duyduk ki meğer önündeki kaldırım bir kahvehane tarafından işgal etmiş ve kadıncağız oradan geçmekten sıkıldığı için kendini karşı kaldırıma atmaya çalışmış. O esnada da kazada vefat etmiş."

Konunun vardığı yer ne hayret verici değil mi? Evet, dinimizin temel konularını çok iyi bileceğiz fakat inceliklerini de kavramaya gayret göstereceğiz. Böylesi konuları "teferruat" diye diye atlamayacağız. Anlatılan meslislerde bulunacağız. Zira İslâm hayatımızın tümünü kuşatmış, efendimiz (s.a.s.) de onu en güzel şekilde anlatıp şefkatli bir baba gibi ümmetine öğretmiştir. Ta ki yollarda oturmanın edebine varıncaya kadar, iyilik ve güzellik namına ne varsa bizlere göstermiştir. Dünya ve ahiret mutluluğumuz, bu edeplere uymaya bağlanmıştır.

Akif'in ifadesiyle;

"Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep; Medyûn (borçlu) ona cem'iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o mâsûma bütün bir beşeriyet.
Ya Râb; mahşerde bizi bu ikrar ile haşret."