13 Eylül 2022 Salı

Cami


Aslında çoğu kişinin rahatsız olduğu ancak kimsenin pek dillendirmediği bir konudan bahsedeceğim: Cami hizmetlerinin gün geçtikçe değersizleştirilmesi konusundan.

Eskiden bunu alenen din düşmanlığı yapan ve bu sıfatı adeta göğsünde bir şeref madalyası gibi taşıyan gruplar yapardı; camide yapılan, emek verilen, mesai harcanan her şeyi boş, görevlilerini hor görürlerdi. Onlara göre "camide artık olmaz"dı, "devir değiş(miş)ti", "insanlar camiye de gelmiyorlar"dı. Son olarak tüm bunlardan ötürü camiler dönüştürülmeli ve sosyal hayata kazandırılmalıydı.

Şimdilerde ise içi doldurulmamış bir "her yerde olacağız" fikriyle camiden başka her yerdeyiz: Kahvehanedeyiz, okulların, hastanelerin, cezaevlerinin, bakımevlerinin süslü, şatafatlı salonlarındayız ama camide değiliz. Çünkü bize göre de "camide artık olmaz", "devir değişti", "insanlar zaten camiye gelmiyor". İşin garibi buralardan pek kimseyi camiye kazandırmış değiliz. Hoş, böyle bir dertte ve gayede hiç değiliz. Bu halimizle yenilgiyi kabul etmiş, az önce bahsi geçen grupları haklı çıkarmış gibiyiz.

Camilerimiz yeryüzünde bir insanın bulunabileceği en kıymetli mekanlardır. Her hayırlı işin başlangıç noktasıdır, mümin kalplerin birbirine ısındığı, kaynaştığı, kardeş olduğu, ilim-irfan öğrendiği yerlerdir. Öyle ki buraya gelenlere melekler imrenir, isimleri arş-ı âlâda söylenir, her biri sema ehlince hayran hayran izlenir. Bu sebeplerle cami hizmetleri, camide sarf edilen emek, camide bulunmak, toplumu fert fert camiye kazandırmak diğer her şeyden daha anlamlı ve kıymetlidir, öyle olmalıdır.

Sözün kısası her ne yapacaksak "camiyi ve cemaati ihmal etmeden", "değersizleştirmeden", "başka hiçbir şeye kurban etmeden" yapmamız gerekiyor.

Kalan son birkaç avuç cemaati de kaybetmeden...
Müslüman gönülleri daha fazla "modern" dünyaya yem etmeden...