29 Aralık 2021 Çarşamba

Sen'siz


"sen'siz"

Sen'den sonra bir köhne bahar bile görmedik.
Sen'inle birlikte yitti baharlarımız.

Sen'siz hiç sâhil-i selâmete ermedik.
Ardından hep arttı, arttı kahırlarımız.

Bir köhne bahar olsun görmedik sen'siz.
Ey Nebî; koma ümmetin şefaatsiz.

25 Aralık 2021 Cumartesi

Elbise


Allah "eşleriniz sizin, siz de onların elbiselerisiniz (Bakara 2/187)" buyuruyor. Bu ifade kabaca şu manalara gelir:

1. Elbiseye ihtiyaç duyduğunuz gibi onlara ihtiyaç duyarsınız.

2. Elbise sizi tehlikelerden ve ayıplarınızın ortaya çıkmasından koruğu gibi siz de eşlerinizi korumalı, ayıplarını ortaya çıkarmamalısınız.

3. Ten ile elbise arasına başka bir şey giremediği gibi sizinle eşinizin arasına da başka kimse girememeli. Anneniz, babanız dahi olsa. Eşlerinizle bu denli birbirinize bağlı ve yakın olmalısınız. (Prof. Dr. M. Cevat Akşit, Süleymaniye Dersleri, 278)

Ayetin bu ifadesi bazı tefsirlerimizde eşlerin birbirlerine huzur bulacakları birer mekân (Mukâtil b. Süleymân, c. 1, s. 98; Sâbûnî, c. 1, s. 103) ve birbirlerini haramlardan koruyan birer giysi (Nesefî, c. 1, s. 161) oldukları şeklinde de yorumlanmıştır.

"...Eşleriniz sizin, siz de onların elbiselerisiniz..." (Bakara 2/187)

24 Aralık 2021 Cuma

Haber


Ümmü Süleym (r.anhâ) adındaki bir hanım sahabî, çocuğunun ölüm haberini kocasına verirken önce onun karnını doyuruyor, oturacağı yeri hazırlıyor, sonra da şöyle diyor: "Biri bir aileye emanet verse sonra da onu geri istese vermemezlik edebilirler mi? Edemezler. Öyleyse çocuğunun sevabını Allah'tan bekle." (Buhârî, Cenâiz, 135)

Ölüm haberi vermek; musibetin ilk tosladığı an, hakiki sabrın ortaya çıkacağı an. Bu an, haberi veren için de alan için de çok kritik. Ya birden söyleyip karşıdaki insanı büyük bir boşluğa düşürürsünüz ya da uygun bir dille, sakince, haberi alacak kişiyi hazırladıktan sonra anlatıp onu yatıştırırsınız.

Bu kritik anda Ümmü Süleym'in (r.anhâ) tutturduğu bu tavır, daha sonra Hz. Peygamber tarafından da övülüyor.

Öyleyse haberi verene teskin edici olmak, haberi alana da sabır göstermek düşüyor. Neticede alan da O veren de. İçli içli ağlamak elbette fıtrî fakat bağırıp çağırmak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kavuşmalar artık mahşere kalacak. En iyisi tepkide aşırıya kaçmamak, hayatın her alanında istendiği gibi ölçüyü kaçırmamak. Bize verilen her şeyin bu fâni dünya hayatında yalnızca birer emanet olduğunun bilince olmak.

"Bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bunu bilselerdi!" (Ankebût 29/64)

13 Aralık 2021 Pazartesi

Huy


Peygamber'imiz (s.a.s.) "Bir dağın yerinden ayrıldığını işitirseniz o sözü tasdik edin. Ama bir adamın huyunu değiştirdiğini işitirseniz o sözü tasdik etmeyin. Zira insan, cibilliyeti üzere olmaya devam eder." buyuruyor (Râmûzü'l Ehâdîs, s. 50, n.12).

Yani atalarımızın dediği gibi: "Can çıkar, huy çıkmaz."

Efendimiz (s.a.s.) burada da bizlere çok önemli bir hayat prensibi öğretiyor: Uyanık ve tetikte olmak.

"Evet, insanlar değişebilirler, belki eski kötülüklerinden vazgeçebilirler ama siz yine de geçmişte zararlarını gördüğünüz insanlara karşı ikili ilişkilerinizde bir 'acaba' payı bırakın ki ileride yine bir fenalık yaparlarsa üzülmeyin." diyor.

Bu hadis-i şerif özelinde tüm günahlarından tövbe ettiğini, bir daha kimseye zarar vermeyeceğini söyleyip insanların güvenini kazandıktan sonra tekrar en gafil anlarında onları sırtlarından vuranları düşündüğümüzde, Efendimiz'in (s.a.s.) ne denli mühim bir konuda bize rehberlik ettiğini daha iyi anlayabiliyoruz.

Salât ve selâm, tehıyyât ü ikrâm, her türlü ihtirâm O'na (s.a.s.), âline ve ashâbına olsun.

12 Aralık 2021 Pazar

Devasa Bir Boşluk: Çocuk Yayınları


Çocukların izleyebileceği, eli yüzü düzgün, Allah Peygamber anlatan ne bir belgesel var ne de bir çizgi film. Bu alanda o kadar kötü ve amatör şeyler yapılmış ki çocuğunuza izletseniz ateist olur çıkar.

Şimdi değilse ne zaman? Kim yapacak/ üretecek bunları?

Bazıları da var, özenilmiş ama çocukların ilgisini çekmiyor. Özellikle erkek çocukların ilgisini çekebilmesi için yapılan şeyde en azından bir araba olması lazım. Tüm hikâye bir araba üzerinden/gözünden kurgulanması lazım.

Sadece araba yarıştırarak milyon izlenen YouTube kanalları var.

Kurumlar ya da belli gruplar da ürettikleri içeriklerde maalesef o sıkıcı, resmi havayı üzerlerinden atamıyorlar. Bu yüzden sahaya daha rahat çalışabilecek parlak beyinler şart.

Şu internet çağında ya kalitesiz şeyler izleyerek beyinleri sulanacak bu çocukların ya da temiz, eğlenceli şeyler izleyerek bir şeyler öğrenecekler.

Hem sonra bu işlerden anlayanlar için müthiş bir gelir kapısı bu alan ve hala bakir.

Yapabilen yapmalı. Acilen.

Bu şimdilerde yalnızca çocukların, ileride ise hepimizin sorunu...

10 Aralık 2021 Cuma

Bazen


Allah "keyfe mâ yeşâ" tasarrufta bulunur. Yani neyi nasıl istiyorsa öyle yapar. Hiçbir şeye mecbur kılınamaz, zorlanamaz. Zaten mecbur kılınabilse bu bir acizlik belirtisi olur ve aciz olandan da ilah olmaz. İşte bu yüzden hayatta her zaman her şey çabaladığımız yönde gerçekleşmeyebilir.

Biraz daha açalım, Halid b. Velid (r.a.) bize bu hususta örnek olsun.

O, Müslüman olduktan sonra cepheden cepheye koşmuş, hep şehadet kovalamıştı ama şehit olmak ona nasip olmamıştı. Son sözlerinin şöyle olduğu söylenir: "Bakın, üzerimde para kadar yara almamış bir yer yok. Ama ben şu anda yatağımda, develer gibi ölüyorum. Hiç değilse mezarımı kılıçlarla kazın. Çünkü kahramanlar kılıç sesinden hoşlanırlar."

Bazen bir ömür bir gaye uğrunda çalışırsınız fakat yine de o size nasip olmaz. Tıpkı şehadetin Halid b. Velid'e (r.a.) nasip olmadığı gibi.

Yine bazen o beğendiğiniz evi almak, o istediğiniz okulu okumak, o hayalinizdeki mesleği yapmak için yapılması gereken her şeyi yaparsınız fakat sizi aşan bir şeyler çıkar ve işler bozulur.

Ardında ne gibi sırlar olduğunu ahirette hep birlikte göreceğiz.

"Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den,
Nasip değil ise ne gelir elden?"

7 Aralık 2021 Salı

Ey Âişecik


Güzel Peygamber'imizin (s.a.s.) hitabı da güzeldi. Öyle ki hanımı Hz. Âişe'ye (r.anhâ) nasihat ederken zaman zaman "Yâ Uveyyişe" ve "Yâ Uveyyiş" derdi.

Râmuzu'l Ehâdîs adlı hadis kitabında da örneklerini gördüğümüz bu ifadeler şu anlama geliyor:

"Ey Âişecik!"

Efendimiz'in (s.a.s.) bu hitap şeklinden ilk göze çarpan dersler:

1. Eşler birbirine nasihat etmeli, hakkı tavsiye etmeli

2. Eşler birbirine karşı tatlı dilli olmalı

3. Özellikle erkekler hanımlarına onların hoşlanacağı şekilde hitap etmeli

4. Nefret ettirmemeli, sevdirmeli

5. Bilen, bilmeyene uygun bir üslupla öğretmeli

Metin:

"Hz. Âişe bir şeye kızdığı zaman Efendimiz (s.a.s.) onun burnundan (şefkatle) tutup şöyle derdi: 'Ey Âişecik; benim şu sözümü tekrar et: Ey Muhammed'in (s.a.s.) Rabbi olan Allah'ım; günahımı bağışla, kalbimin hiddetini gider, ecrimi artır.'"

6 Aralık 2021 Pazartesi

İmamlık Kaldırılsa


"İmamlık kaldırılsın, imamlar devletten maaş almasın, biz namazlarımızı kendimiz kılarız." diyenlere samimane bir cevap: Kılamazsınız kardeşim.

Az çok camiye giden herkes bilir ki;

1. Böyle bir karar alındığı anda "Peki şimdi kim İmam olacak?" sorusu ortaya çıkacaktır ve bu soruya "ben" diyenler çok olacaktır. Bunlar büyük ihtimalle birbirlerini beğenmeyecek, birbirlerinin ardında namaza durmayacaktır. Bu da cemaat ruhuyla bağdaşmayan keskin bir parçalanmayı peşinde getirecektir.

2. Muhtemelen her caminin farklı ideolojiye sahip bir imamı/ imamları olacaktır. Bu da her camide gönül huzuruyla namaz kılabilmenin önünü tıkayacaktır. Söz konusu imamların her gün camiye muntazaman gelip gelmeyecekleri de ayrıca şüphelidir.

3. Cemaat, başında bir görevli varken bile ya kıyafete takılıyor ya kıraate. Kaldı ki imamlık eğitimi almamış, Kur'an'ı tecvidli okuyamayan, bilgisiz birine kimse tahammül edemeyecektir.

4. İmamlık yalnızca namaz kıldırmaktan ibaret değildir. Bunun dışında bir İmam nikah kıyar, isim koyar, asker uğurlar, Kur'an öğretir, vaaz eder vs. vs. Mesela imamlık müessesesini tamamen ortadan kaldırdığımızda en basitinden cenazenizi bile kendiniz yıkamalısınız. Babasını dahi yıkamaktan çekinenleri düşündüğümüzde hayatın doğal akışı içinde imamlarımıza kaçınılmaz olarak yeniden ihtiyaç duyulacaktır.

5. İşte tüm bunlardan dolayı böyle bir sistem camilerdeki ahengi bozacak, kaotik bir ortam doğuracak ve çok değil, iki Cuma arası dağılmaya mahkum olacaktır. Sonra herkes tekrardan mumla İmam arayacaktır.

İyisi mi biz imamlarımızın kıymetini bilelim.

Son olarak bu konuyu zaman zaman dillendirenlere şunu söylemeliyim: En azından imamlarımızın maaşlarının devlet bütçesinden karşılanmaması elbette mümkün olabilir. Ama bunu öncelikle, zamanında bu maaşların ödendiği vakıflara "çökenlerden" talep etmelisiniz. Yani şöyle demelisiniz: "Kardeşim, vaktiyle hocalarımızın maaşları sırf bunun için bağışlanan vakıflardan karşılanıyormuş. Ama sonra siz bunların tümüne el koymuşsunuz. Bunları iade etseniz de maaşlar tekrardan oradan ödense nasıl olur?" demelisiniz.

Ancak bunu kabul etmeyeceklerdir. Çünkü kabul etmeleri durumunda borçlu çıkacaklardır.

Zaten şimdiye kadar hiç bu konuyu açmamalarının ardında yatan sebep de bu...

1 Aralık 2021 Çarşamba

Ayağa Gitmek/ Ayağa Düşmek


Ayağa gitmekle ayağa düşmek farklı şeylerdir ve özellikle ilim erbabı ile dini temsil konumundakiler "ayağa gidiyoruz" derken aradaki eşiği atlayıp asla ayağa düşmemelidir. Ayağa giden minnetle, mahcubiyetle karşılanır ve karşı bir ziyaretle cevap verilmek üzere uğurlanır. Fakat ayağa düşen alelade, herkes gibi karşılanır, herkes gibi uğurlanır.

Hz. Peygamber de en azılı müşriklerin bile ayağına kadar gidip tebliğ ve davette bulunmuş ama asla bu dinin izzet ve şerefini ayağa düşürmemiştir. Çok gezen, çok ziyaret eden, kendisine ısrarla gelmeyene, değer vermeyene giden; bir noktadan sonra değerden düşer, sıradanlaşır ve basitleşir. Bu, dünya kurulalıberi değişmez bir kuraldır.

Ayağa gidelim ama ayağa düşmeyelim. Bu aziz dini birkaç ciğeri beş para etmez adamı memnun edeceğiz, kendimizi onlara kanıtlayacağız diye kıymetten düşürmeyelim. Buna hiçbirimizin hakkı ve yetkisi yoktur.

Ben bu kadarını söyleyerek üzerimdeki sorumluluğu atmış bulunuyorum. Arif olan gerisini anlar elbet...