Türlü türlü dertlerimiz var. Öyle ki onları düşünmekten elimizdeki nimetlerin kıymetini bir türlü bilemiyoruz. Uzaktaki dostu özlemekten yanımızdakinin yüzüne bakamıyoruz, bir ev sahibi olmaya çalışırken kirada oturmanın da büyük bir nimet olduğunu unutuyoruz, çocuğumuz o liseye giremediğinde kızarken aslında sağlıklı, dokunabildiğimiz, anlaşabildiğimiz, kötü alışkanlıklardan uzak bir çocuğumuz olduğunu ve bunun çoklarına nasip olmadığını kaçırıyoruz. Tıpkı yazı beklerken baharda açan çiçekleri temaşâ etmeyi kaçırdığımız gibi, tıpkı artık bir arabaya binmeyi arzularken kimseden yardım almadan, düzgünce yürüyebilmenin ne kadar büyük bir imkân olduğunu kaçırdığımız gibi.
Yani uzun lafın kısası kiminin bahçesine bahar gelmiyor, kiminin bir bahçesi yok. Evet, baharı bekleyelim ama bu dünyada bahar gelse bile açacak bir bahçesi olmayanların bulunduğunu da aklımızdan çıkarmadan bekleyelim. Daha fazlası için çalışırken zaten pek çok nimete mâlik olduğumuzu ve bunlardan dolayı oluşan şükür sorumluluğumuzu zihnimizin bir köşesine yerleştirelim. Böylece daima gayretimize şükrümüz eşlik etsin.
"Şüphesiz biz insana doğru yolu gösterdik. Artık o isterse şükreden olur, isterse de nankör." (İnsân 76/3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder