3 Aralık 2020 Perşembe

Yuvayı Ayakta Tutan 5 "İ"


Yuvayı kurmak kadar onu ayakta tutmak da oldukça önemlidir. Zira gerek boşanma hadisesinin eşlerde bir daha tedavisi mümkün olmayan kalıcı yaralar açması, gerekse de çocukların bu durumdan psikolojik olarak çok olumsuz etkilenmeleri mecbur kalınmadıkça bu yola başvurulmamasını gerektiren başlıca sebeplerdendir. Peki bir yuvayı ayakta tutan şeyler nelerdir? Bu konuda temel olarak şu 5 maddeyi sıralayabiliriz:

1. İbadet
Şayet huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek istiyorsak işe önce evimizde görünür bir ibadet hayatı oluşturarak başlamamız gerekecektir. Çünkü evde gerçek bir sekinet ortamından bahsedebilmemiz için yalnızca eşlerin değil tüm ailenin mutlu olması gerekir. Mutluluk ise ancak kalbî doyumla gerçekleşebilir. Kalpler de yalnız Allah'ı anmakla itmi'nâna kavuşur, sukûnete erer (Ra'd 13/28). Söz gelimi evde ezanı takip eden, işlerini ona göre düzenleyen, randevularını ona göre veren bireyler olması o evi serin gölgelikli, içinde oturmaya doyulamayan cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirir. Çünkü bu kimseler mutlu kimselerdir; Allah'ın hakkını gözettikleri gibi elbette birbirlerinin hakkını da gözeteceklerdir. Fakat tersi düşünüldüğünde ise içinde ibadet edilmeyen, Kur'an okunmayan evler manen harabe gibidir (Darimî, Sünen, II/429-430), hayrı az, şerri çoktur (İmam Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, 1412). İçlerinde bırakın mutlu olmayı yaşamak dahi zordur.
Burada bir hususa ayrıca değinmek istiyorum. İbadetlerin çocuklar üzerinde de büyük tesirleri vardır. Nitekim çocuklarımızın hafızalarına müslüman aile fotoğrafını yerleştirebilirsek -onları gerçek manada eğitemesek dahi- ileriki yaşlarında böyle çocukların büyük günahlar işlemeleri zor olacaktır. Çünkü o çocuklar kendilerine bir kötülük teklif edildiğinde "Hayır, ben bunu yapamam. Benim annem babam müslüman insanlardı, onlara layık olmalıyım." diyebileceklerdir. İşte bu sebeple çocuklarımıza güzel örnek olmak, hafızalarına müslüman anne-baba fotoğrafını yerleştirmek hepimizin başlıca vazifelerindendir. Bu örnekliğin en etkili yolu da lisân-ı hâl ile örnek olmaktır. "Lisân-ı hâl lisân-ı kâlden entaktır (Hal diliyle örnek olmak konuşarak örnek olmaktan daha etkilidir)".

2. İhsan (İyilik)
İyilik yapmak manasına gelen ihsan, eşleri birbirine bağlayan en önemli etkenlerdendir. Şayet eşler aralarında görev çatışmasına girmeyip inatlaşmazlar ve birbirlerine hesapsız bir şekilde iyilik yapma yoluna giderlerse bu tavırları aralarındaki muhabbet bağlarını daha da kuvvetlendirecektir. Bu yüzden özellikle günümüzde hem kadın hem de erkeğin iş sahasında olduğunu düşünürsek her iki tarafın da birbirine karşı daha anlayışlı davranmaları gerekecektir. Yoksa kadın ve erkeğin böyle inatlaşmaların ve hesaplaşmaların tetiklemesiyle bir noktada etrafını yıkıp geçen bir yanar dağ gibi patlamaları, böylece birbirlerini kırıp dökmeleri işten bile değildir. Onun için eşler birbirlerine yaptıkları her iyiliğin ecir ve mükafatı celbedeceğini bilmeli, ilişkilerinde hasbî bir yol tutturmalıdır.

3. İnsanlık (Halden anlamak)
İnsan tabiatı itibariyle kendi iç dünyasında zaman zaman iniş çıkışlar yaşayan bir varlıktır. Bu iniş çıkışlar dışarıya bazen asabilik, bazen duygusallık, bazense tepkisizlik olarak yansıyabilmektedir. İşte böylesi istisnai durumlarda eşler birbirlerine karşı anlayışlı olmalı, büyüklerin deyimiyle "biri ateşse diğeri su olmalı" ve güzel geçinmenin yollarını aramalıdır. Çünkü bu anlarda ısrarla sorulan sorular, karşı tarafın üzerine aşırı gitmeler mevcut problemleri çözmek yerine daha da koyulaştırıp karmaşık bir hale getirebilmektedir. İşte böylesi durumlarda tarafların halden anlamaları ve konuyu şahsileştirmeyip daha sonra konuşulmak üzere kapatabilmeleri çok mühimdir. Zaman her şeyin ilacıdır.

4. İltifat
Eşler birbirlerini sevmelerinin yanında birbirlerine tatlı sözler söylemeyi ihmal etmemelidir. Örneğin bir kocanın her yemekten sonra "ellerine sağlık, çok güzel olmuş" deme inceliğini göstermesi elbette hem o ailenin hem de yemeğin tadını günden güne güzelleştirecektir. Atalarımızın dediği gibi; "Marifet iltifata tabidir." Unutmayalım ki efendimiz (sas) eşlerine çok yumuşak ve kibar davranmış, onları asla incitmemiştir. Bir peygamber olmasına rağmen fikirlerini önemseyerek onlarla istişare etmiştir. Tüm bunlara güzel bir mukabele olarak efendimizin (sas) eşleri de Hz. Peygamberi memnun ve mesud etmek için ellerinden geleni yapmışlar ve sonraki nesillere örnek olmuşlardır.

5. İffet
İffetsizlik yuvayı en hızlı şekilde yıkıp dağıtan şeylerin başında gelmektedir. Hal böyleyken iffeti muhafaza etmek bilinenin aksine yalnız kadının değil erkeğin de görevidir. Zira Kerim kirabımız Kur'an, zinanın ilk adımı olan harama bakmaktan önce erkeği, sonra kadını nehyetmiştir (Nisa 4/30-31). Demek ki bu hususta müslüman erkek ve kadınlar edebî ve ahlâkî durumlarına dikkat ederek birbirlerine yardım etmeli; hem kendi yuvaları hem de başkalarının saadetleri için iffetsizlik etmeyerek harama götüren davranışlardan sakınmalıdır.
Netice-i kelâm bir yuvanın ayakta kalabilmesi için eşler birbirlerine iyilik etmeli, insanlıklı davranmalı, ibadetlerine dikkat etmeli, birbirlerine iltifat etmeli ve iffetli olmalıdırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder