Gün geçtikçe beklemenin ne kadar fuzûlî bir şey olduğunu daha iyi anlıyor insan. Bir şeyleri beklerken o esnada yaşanması gerekenleri kaçırıyor olmak çok üzücü çünkü. Beklenen elbet nasip olacaksa gelecek, ama kıymeti bilinemeden geçip giden bir daha geriye gelmiyor. Bu bazen yitip giden yıllar oluyor, bazen bir insan veya başka bir şey.
Bu durumda en iyisi ânı kaçırmamak, büyüklerin tabiriyle "ibnü'l vakt (bu ânın insanı)" olmak. Yani geriye gelmesi mümkün olmayan dünde kalmamak, varılıp varılamayacağı meçhul olan gelecek kaygısıyla da yanıp tutuşmamak, bu ânda olmak. "Dem bu demdir", bize bir şeyler yapma fırsatı sunan tek ân bu ândır.
"Geç geçenden, ibnü'l vakt ol, gözle hâl,
Çekme ferdâ (yarın) kaygusun, ferdâya sal."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder